Hükmi şahısların Sanal Ofis Adresine Tebligat Nasıl Yapılır ?
Hükmi Şahıslara Tebligat İşlemi Nasıl Yapılması Gerekir ?
Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir.
Yargıtay 12. H.D. 2024/890 E. 2024/5417 K.
İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında atıfta bulunulan Dairemizin bazı içtihatlarında da belirtildiği üzere kural olarak, borçlu şirketin ticaret sicil adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunlu ise de; içtihatlarımızla sağlanmak istenen amaç,muhatabın hiçbir suretle faaliyet göstermediği, bağlantısının olmadığı bir adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine TK’nın 35. maddesi uyarınca tebligat yapılması halinde oluşacak mağduriyetin önlenmesi olup somut olayda böyle bir mağduriyetten bahsedilemeyeceğinden borçlu şirketin adresten taşındığının açıkça anlaşılamadığı ve adresin kapalı da olmadığı gerekçesinin somut uyuşmazlıkta uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Zira dosya kapsamından ve borçlu şirketin beyanlarından anlaşıldığı üzere; tebligat adresi, bilinen ve ticaret sicilinde kayıtlı adres olup, adreste sanal ofis olarak faaliyette bulunulmasından mütevellit borçlu şirketin fiili ve fiziki faaliyetinin bulunmaması, tebligat yapılan adresle fiilen irtibatının olmadığını göstermez. Aksi halde, yasal mevzuatta yeri bulunmayan sanal ofis adreslerinin kötü niyetle kullanımına yol açılmış olur.
Usulsüz tebligat yapıldığı iddia edilen adresin sanal ofis adresi olduğu iddiasının, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde ayrıntılı olarak düzenlenen, tüzel kişilere uygulanacak tebligat usulüne ilişkin hükümler çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılması karşısında sonuç doğurmayacağı nazara alındığında,borçlu şirketin de kabulünde olduğu üzere, tebliğ tarihi itibariyle bilinen ve ticaret sicilinde kayıtlı …. adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine TK’nın 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
T.C.YARGITAY12. Hukuk DairesiT Ü R K M İ L L E T İ A D I N AY A R G I T A Y İ L A M IESAS NO : 2024/890KARAR NO: 2024/5417İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk DairesiTARİHİ : 27.10.2023NUMARASI : 2022/136-2023/1901DAVACI : Borçlu :DAVALI : Alacaklı :Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Duygu Dilek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından (2) adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ve takibe konu bonolar protesto edilmeden kambiyo takibi yapılamayacağını ileri sürerek usulsüz tebligat şikayetiyle birlikte takibin iptali isteminde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince bila tebliğ iade edilen tebligatın usulsüz olduğu,dolayısıyla şikayete konu Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın, usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesi ile şikayetin kabulüne, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak tespitine, İİK’nın 170/a-2 maddesi gereğince takibin borçlu yönünden iptaline karar verildiği, alacaklının istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddedildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği görülmektedir.İcra ve İflas Kanunu’nun 21. maddesinin 1. fıkrası ile 57. maddesinin 1. fıkrasına göre icra işlerinde tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.Tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Kanun ve Yönetmeliğin amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi (tebligatın bilgilendirme fonksiyonu) ve bu hususların belgeye (tebligatın belgelendirme fonksiyonu) bağlanmasıdır. Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır. (HGK’nın 21.12.2021 tarih, 2018/12-255 E. – 2021/1724 K.)Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun; “Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35. maddesinin 4. fıkrasına göre; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” Tüzel kişilerin adreslerinin ara statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmi kayıtlarda belirli olması sebebi ile meçhul olması söz konusu değildir.Borçlu şirketin ticaret siciline bildirdiği adresine çıkartılan tebligat, adresin kapalı olması veya bu adresten taşınmış bulunması nedeni ile tebliğ edilemeden iade edilmiş ise, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre, tebliği çıkaran merci, şirketin ticaret sicil adresine tebligat yapılmasını talep eder. Bu durumda tebliğ evrakının bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.Somut olayda, borçlu şirketin sanal ofis adresi ve aynı zamanda ticaret siciline bildirdiği “……..” adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının; “Belirtilen adres sanal ofis olup sekreter Şule Nur Karakaya muhatabın adreste hiçbir faaliyetinin, fiziki varlığının ve çalışanının olmadığını sözlü beyan etmiş, yazılı beyandan imtina etmiştir. Evrak çıkış mercine iade” şerhi ile 06.09.2021 tarihinde iade edildiği, alacaklı vekilinin talebi üzerine ödeme emrinin borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı aynı adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 27.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında atıfta bulunulan Dairemizin bazı içtihatlarında da belirtildiği üzere kural olarak, borçlu şirketin ticaret sicil adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunlu ise de; içtihatlarımızla sağlanmak istenen amaç,muhatabın hiçbir suretle faaliyet göstermediği, bağlantısının olmadığı bir adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine TK’nın 35. maddesi uyarınca tebligat yapılması halinde oluşacak mağduriyetin önlenmesi olup somut olayda böyle bir mağduriyetten bahsedilemeyeceğinden borçlu şirketin adresten taşındığının açıkça anlaşılamadığı ve adresin kapalı da olmadığı gerekçesinin somut uyuşmazlıkta uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Zira dosya kapsamından ve borçlu şirketin beyanlarından anlaşıldığı üzere; tebligat adresi, bilinen ve ticaret sicilinde kayıtlı adres olup, adreste sanal ofis olarak faaliyette bulunulmasından mütevellit borçlu şirketin fiili ve fiziki faaliyetinin bulunmaması, tebligat yapılan adresle fiilen irtibatının olmadığını göstermez. Aksi halde, yasal mevzuatta yeri bulunmayan sanal ofis adreslerinin kötü niyetle kullanımına yol açılmış olur.Usulsüz tebligat yapıldığı iddia edilen adresin sanal ofis adresi olduğu iddiasının, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde ayrıntılı olarak düzenlenen, tüzel kişilere uygulanacak tebligat usulüne ilişkin hükümler çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılması karşısında sonuç doğurmayacağı nazara alındığında,borçlu şirketin de kabulünde olduğu üzere, tebliğ tarihi itibariyle bilinen ve ticaret sicilinde kayıtlı “………..” adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine TK’nın 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe ile usulsüz tebligat şikayetinin reddi ile sair şikayetin süreden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi ve alacaklının istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 27.10.2023 tarih ve 2022/136 E. – 2023/1901 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesinin 01.11.2021 tarih ve 2021/452 E.- 2021/790 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.